AzerTimes türkiyəli yazar Həsən Barının “Türkün türkü belə təəccübləndirən ağlı” (Türk’ü bile şaşırtan türk’ün aklı!) adlı məqaləsini orijinalda təqdim edir:
Türk olduğum halde, Türk’ün aklına ben bile şaşırıyorum; Türk olmayan ne yapsın!
Olayı duyunca önce çok güldüm; aklıma geldikçe sonrasında da çok güldüm. Bu kadar da olamaz, yanlış duymuşumdur diyerek öncelikle kendimden şüphelendim.
Emin olmak için, olay zamanını ve seyrini teyit ettirince sizlerle de olayı gerçeğe yakın mizanselleştirerek sizlerle de paylaşmak istedim.
Beni gururlandıran, içimi ferahlatan sevimli; bana, bir o kadar da bana çok komik gelen zaferin; aynı zaman diliminde yaşanılan olaylarını, ayrı birkaç mekan dilimlerindeki yaşanılanları mizanselleştirerek anlatmaya çalışacağım.
Daha geçenlerde Ermenistan’ın Başkenti Erivan’da Türkiye saati ile 19:00 da oynanan 2-1 kazandığımız Ermenistan Türkiye maçını bilirsiniz.
Saat 17:00 Azerbaycan Operasyon Merkezi:
Üst düzey komutanlarca, harekata katılacak Komutan ve askerlere operasyonla ilgili son bilgilendirmeler yapılır, son emirler verilir.
Operasyonla gorevli Özel Harekat birliği, teçhizatlarını giyinir, Komutanlar birliğin teçhizatlarını tek tek kontrol eder. Her şeyin tam olduğu gorunünce operasyon bölgesine doğru hareket edilir.
Bu arada Erivan’da, ellerinde, sırtlarında Ermeni bayrakları stadın önünü dolduran bazı Ermeni seyirciler stada girmek için sıra beklemektedir.
Stada doğru yol alan kalabalık Ermeni seyirciler ise, ağır adımlarla marş söyleye söyleye, avazları çıktıkları kadar slogan ata ata kalabalık kafilelerle stada doğru ilerlemektedir.
İntikam tanrısının adını taşıyan Türklere yapılan ASALA suikastlarinin operasyon kod adı olan “Nemesis” pankartını açacak olanlar, bunun son provasını yaparlar.
Öyle ya, özellikle 2. Karabağ Savaşı’nda ağır hezimete uğradıkları Milletin en güçlü olan Devleti Ermenistan’dadır; cephede yapamadıklarını bu yüzden geçmişten gözdağı vererek yapabileceklerini ifade edip, kibir ve ezik ego kokan bu pankartı açmak, ezik egoyu tatmin için çok ama çok önemlidir. Stadda bunlar ola koysun.
Türkiye Saati 18:00;
Son savaşın ezikliğini yaşayan ve bu top peşinden koşmaktan ibaret olan spor dalı karşılaşmasını ezik ruhlarına antidepresan olarak gören operasyon bölgesi yakınındaki Ermeni askerler, televizyon görüş açısına göre en uygun yerde silah teçhizatlarını kenara bırakarak, televizyona karşı mevzilenirken; Özel Harekat birliğimiz sessizce operasyon bölgesine gelmiş, gözler karşıda, eller tetikte, sessizce esas operasyon bölgesine hareket emrini beklemektedir.
Türkiye saati 20:00;
Önceden planlandığı gibi; Milli Takımınız oyuna başlamak için sahaya çıkarken Milli Marşımız çok ağır şekilde ıslıklanır. NEMESİS pankartı da gözümüze sokula sokula açılır, aha da başınıza gelebileceklerden korkun der gibi Ermenistan tv’si de pankartı gözümüzün gözbebeğini bırakın irisine girecek şekilde kameralarını pankarta zomlar.
Maç başlar, maçın onuncu dakikasında futbolcumuz Ozan kendi kalemize gol atar. Ermenistanda, stadda, operasyon yakınlarında konuşlanan Ermeni askerleri de zevkten çılgına döner. İyice hınçlandıkları Türklere kendi kalesine atmış ta olsalar da gol atmışlar bir sıfır öne gelmişlerdir. Ooooh ne ala, artık Ermenilerin hepsi, stadın elektriği kesilmesin, tv yanmasın da Dünya yansa bir yana psikolojisini en derinden hissederler.
Ama esas golü yediklerinin farkında değillerdir!
Özel Harekat Birliğimiz, önceden keşif yapılıp planlanan yoldan sessizce gelmişler, hiç çatışma yaşamadan, mukavemet görmeden;
İran’ın Ermenistan’a silah ve uyuşturucu taşıdığı Hankenti-Laçin yolunnun askerlerimizin eline geçmesiyle gizliden saklıdan kullanmış oldukları Hankendi-Kosalı-Mirzeli-Turşsu Laçin yolu’nu kontrol altına almışlar, güvenliğini bile çoktan sağlamışlar, karakolu nereye yapacaklarını tartışmaya başlamışlardı bile. Ama, bu olayda, Ermeniler adına şişte yanar kebapta!
Aklıma neler geliyor neler:
Atatürk, Büyük Taaruz’dan önce Azerbaycan Büyükelçiliği’ne, bir davet düzenleyin, beni de davet edin der. Yaparlar ve bu davet gazetelerde yayınlanır. Bunu gören karısının doğum gününü kutlamakla meşgul olan Yunan Komutanı, Atatürk için “bunun daha hücumla işi yok, bunun aklı fikri eğlencede” diye düşünüp tatilini uzatır. Büyük taaruzu ve ordunun dağıldığı haberini sabaha karşı alınca da zaten tatilini bitirmesine gerek kalmaz. Sonrasını biliyorsunuz, hoop on beş günde İzmir’deyiz.
Bazılarınız Truva Savaşı’nda taktiğe de benzetebilir ama ben benzetmiyorum.
Aklıma ne geliyor:
Ermenilerle, Turkiye’de oynanacak bir maçımız daha var. Bu kez bir değil beş tane kendi kalemimize gol atalım, hatta kalecisiz oynayalım.Ermeniler hem zaferin; hem zafer kutlamasıyla içtikleri içkinin sarhoşluğuyla kendinden geçer; gece yarısından sonra Ermenistan’da ayık adam olmaz. Ordumuz, gece yarısından sonra girsin elini kolunu sallaya sallaya Erivan’a, Ermenilerin olan bitenden öğleden sonra haberi olur. Bak bu yazdığım taktik, Truva Savaşı Taktiğine benziyor.
İran’ın, kandaşı ve dindaşı Ermenistan’a; silah, uyuşturucu, lojistik malzeme göndermek için gizli saklı kullandığı bu yolunda bizim elimize geçmesi İran’ın hareket alanı iyice daralttı.
Bu yüzden;
Her anlamda dikkat etmek lazım; İran, mutlaka tepki verecektir. İranla da mı maç yaparız. Güney Azerbaycanlı kardeşlerimiz ilknon birde olmasın, sadece bizden yana seyirci olsun, hemen maçı ayarlayıp yapalım; ama kendi kalemize gol atmayı unutmayalım.
Çok işe yarıyor!